Gençlik döneminde özellikle yanak ve çenenin formu yüzde ters üçgen şeklini sağlar. Ancak yaşlanma ile birlikte yüzdeki kemik yapı çöker, yağ ve bağ dokusu azalır. Sonuç olarak volüm kaybı ile yüzdeki ters üçgen yapısı bozulur. Oluşan bu volüm kaybı yüz bölgesinde kırışıklara, sarkmalara ve oluk görüntüsü oluşumunu sağlar. Modern tıptaki ilerlemeler sonucu bu volüm kayıplarının doldurulması için dermal dolgular kullanılmaya başlanmıştır. Cerrahi uygulamalar göre daha ekonomik olmaları, poliklinik şartlarında uygulanabilmeler, minimal yan etkiyle hızlı sonuçlar alınabilmesi dolgu uygulamalarındaki talebi her geçen gün arttırmıştır. Bu yöntemde kişinin kendi yağ dokusu, kollajen, hyalüronik asit, hidroksiapatit, hidrofilik polisilamid jel gibi çok sayıda kalıcı veya geçici maddeler kullanılabilmektedir. Geçici maddelerin kalıcı maddelere göre avantajı, zaman içinde eriyerek vücuttan atılmasıdır. Kalıcı maddeler ise uygulama esnasında ya da bir süre geçtikten sonra tepki verebilir ve zamanla değişen yüz çizgilerine uyum sağlayamadığından rahatsız edici derecede belirginleşebilir.Bugün için en çok tercih edilen dolgular hyaluronik asit, kalsiyum hidroksiapatit (CaHa) ve poli-L-laktik asit (PLLA) dolgularıdır.
Günümüzde en sık kullanılan madde ise hyalüronik asitir. Hyalüronik asit bir polisakkarit, yani doğal şekerdir ve insan vücudunda, canlılarda doğal olarak bulunur. Hücre bölünmesi, eklemlerin kayganlığının sağlaması ve cildi gergin tutması gibi çok önemli görevleri vardır. Ayrıca kendi hacminden bin kat fazla su tutabilme ve enjekte edildiği yerde uzun süre şeklini muhafaza edebilme özelliği bulunup, çok ideal ve en çok tercih edilen dolgu maddesidir. Bu dolgularda allerjik reaksiyon görülmediğinden herhangi bir alerji testi de gerekmez. En sık uygulanan alanlar; nazolabial çizgiler (burundan dudak yan taraflarına uzanan çizgiler), dudak kenarlarından aşağıya inen çizgiler (marionette çizgiler), dudak üstündeki mimik çizgiler (perioral çizgiler-sigara çizgileri), derin sivilce ve yara izleri yanısıra dudak dolgunlaştırma, burun kaldırma, elmacık, şakak ve çene kemiklerini şekillendirmedir.
En çok hangi amaçla, hangi bölgelere dolgu uygulanabilir?
- Şakak dolgusu ile lifting sağlanması
- Elmacık kemiklerini belirginleştirmek
- Nazolabial olukları düzeltmek
- Gözaltındaki çökme ve morlukları gidermek
- Ağız kenarlarındaki sarkma çizgilerini azaltmak
- Çene ve çene hattını belirginleştirmek
- Dudak şekillendirmek ve dolgunlaştırmak
- Dudak etrafındaki kırışıklıkları yok etmek
- Kaşa şekil vermek
- Burunda küçük şekil bozukluklarını gidermek ve burun ucunu kaldırmak
- Akne ve yara izlerinin gidermek
Kimlere uygulama önerilmez?
- Dolgu içerisindeki maddeye karşı herhangi bir allerji öyküsü olması, anafilaksi hikayesi
- Uygulama yapılacak alanda enfeksiyon bulgusu olması
- Kan sulandırıcı ilaç kullanımı
- Gebelik ve emzirme, kontrolsüz diyabet, keloid yatkınlığı
- Kanser tedavisi alanlara
Yan etkileri nelerdir?
En sık görülen yan etkiler kızarıklık, ödem, hassasiyet ve morluktur. Kızarıklık 15-30 dk arasında geçmekle birlikte morluk 1 hafta kadar sürebilir.En korkulan yan etki damar hasarına bağlı gelişebilecek nekrozdur. Bunun dışında allerjik reaksiyonlar, granulom oluşumu, sinir hasarı, uçuk virüsü, bakteriyel infeksiyonlar, biyofilmler ve dolgunun başka yere göçü olabilir.
Dolgu kalıcılığı ne kadardır?
Ortalama kalıcılığı 6-12 ay arasında değişmekle birlikte ürünün yoğunluğu ve enjekte edilen bölgenin özelliğine göre değişmektedir. Hareketli kasların çevresinde daha hızlı azalırken alın, burun gibi hareketsiz bölgelerde süre uzamaktadır. Enjeksiyon uygulamasından 4 saat sonrasına kadar kişinin yüz mimiklerini aşırı kullanmaması, spor yapmaması, aşırı sert gıdaları çiğnememesi önerilir. Ayrıca beraberinde kullanılan bakım kremleri ve güneşten koruyucu kremler ile ışığın etkileri giderilerek tam bir destek sağlanması amaçlanır.